“Kayıp Renkler”

Bir zamanlar, renklerin dünyasında yaşayan yedi renk kardeş vardı: Kırmızı, Mavi, Sarı, Yeşil, Turuncu, Mor ve Siyah. Bu renkler herkesin hayatına neşe katıyordu. Ancak bir gün, kötü kalpli bir hayalet, renklerin dünyasına gizlice girdi ve en sevilen üç rengi çalarak onları hapsolduğu karanlık bir ormana götürdü. Renk kardeşler, hayaletin bu zalim işini durdurmak için bir plan yapmaya karar verdiler.

Kırmızı, cesur ve lider ruhluydu. Hemen bir toplantı düzenledi ve her bir kardeşin yeteneklerini kullanarak hayaletin kalesine girmelerini önerdi. Mavi, sakin ve akıllıydı. Hayaletin kalesinin haritasını çıkarmak için bir kâğıt ve kalem buldu. Sarı, neşeli ve yaratıcıydı. Renk kardeşlere, biraz eğlenceli müzik yaparak hayalete tuzak hazırlamalarını önerdi. Yeşil, doğanın gücünü temsil ediyordu ve hayaletin kalesinin etrafındaki bitkileri kullanarak görünmez bir hat oluşturabileceğini söyledi. Turuncu, enerjik ve güçlüydü; başka bir tuzak misyonu üstlenerek hayaletin dikkatini dağıtmayı planladı. Mor, mistik ve sezgiliydi; hayaletin zayıf noktasını araştırmaya karar verdi. Siyah ise karanlığın gücünü kullanarak, hayaletin gölgesi gibi dolaşarak planları uygulayacak görevini üstlendi.

Kırmızı, “Hadi kardeşlerim! Kayıp renklerimizi kurtarmak için bir araya gelelim!” dedi. Plan yapıldıktan sonra, renk kardeşler huzur içinde hayaletin kalesine doğru yola çıktılar. Ancak kalaşaya geldiklerinde, hayaletin çok güçlü ve dikkatli olduğunu fark ettiler. Hayalet, renkleri korumak için bir bilmecenin bekçisiydi. Onlara bilmeceyi sordu: “Benim içimde her şey okunabilir, ama dışımda bir döngü var. Eğer onu kırarsanız, okunacak hiçbir şey kalmaz. Ben neyim?”

Renk kardeşler bilmecenin cevabını bulmak için vakit kaybetmeden düşünmeye başladılar. İçinde bir daha asla kaybolmamak için neyi kırmaları gerektiğini bulmaları gerekiyordu.

İpucu: Dışarıdaki döngü, okumak için gerekli olan bir şeydir; ama eğer o kırılırsa, o şeyin anlamı kalmaz. Bu döngü ne olabilir?