Gökyüzündeki Gizemli Işıklar
Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan zeki bir adam vardı. Adı Arif’ti ve bütün kasaba, onun zekasını ve bulmacalara olan tutkusunu biliyordu. Her gün yeni bir zeka sorusu üstünde çalışarak, aklını dinç tutar ve çevresindekilere eğlenceli zamanlar sunardı. Bir gün, kasabanın yakınındaki ormanda bir şeylerin döndüğüne dair dedikodular yayıldı. Gece vakti, orman üstünde garip ışıklar belirmeye başlamıştı. İnsanlar bu ışıkların sıradan olmadığını, içlerinde bir gizem barındırdığını düşünüyorlardı.
Arif, merakına yenik düşerek gece yarısı ormana gitmeye karar verdi. Yıldızlar gökyüzünde dans ederken, Arif derin düşüncelere dalmıştı. Işıkların kaynağını bulmak için yola koyuldu. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, ağaçların arasından bir gülümseme belirip kayboldu. Biraz daha ilerledikten sonra, bir çemberin ortasında yer alan parlak bir ışıkla karşılaştı. Bu ışık, parlak bir orb olarak parlıyordu ve çevresinde bir dizi gizemli sembol vardı.
Arif, bu sembollerin kehanet niteliğinde olduğunu düşündü. Orb, sanki onu sınamak istiyordu. Hemen zeka sorusunu çözmesi gerekiyordu. Orb, parlak bir ışık parladığında, Arif’e şu soruyu sordu:
“Benim dört dördüm var; ikisi açık, ikisi kapalı. Dört köşemde dört kapı var; biri mavi, biri yeşil, biri sarı, biri de kırmızı. Eğer senin gözündeki üç kapıdan biri açılırsa, sen hangi kapıya gitmelisin? Ancak unutma, hangi kapıyı seçersen, doğru kapıyı bulamazsan sana bir yol gösteremeyeceğim!”
Arif hemen düşünmeye başladı. “Dört dördüm var” ifadesi ne anlama geliyordu? Kapıların renkleri de oldukça önemliydi. Aklında çelişkili düşünceler belirdi fakat hepsini bir araya getirdiğinde onun daha derin bir anlam taşıdığını fark etti.
İpucu:
Dikkatinizi çeken her bir kelimeyi ve renkleri dikkatlice düşünün. Dört sayısının anlamı ve kapıların renkleri arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışın. Hangi kombinasyonda doğru kapıyı bulmak mümkün olabilir? Unutmayın, “gözündeki üç kapı” ifadesi önemli bir ipucu sunuyor.
