Bir zamanlar, Alanya köyünde yaşayan Tamer adında zeki bir genç vardı. Tamer, köyünün en akıllı kişisi olarak bilinir, ama aynı zamanda eğlenceli şakaları ve tuhaf bulmacalarıyla tanınırdı. Bir gün, köydeki küçük çocuklar, ona bir bulmaca sormak için toplandılar.

Tamer, çocuklara şöyle dedi: “Eğer bana doğru cevabı verebilirseniz, sizlere en lezzetli şekerlerden yapacağım bir hediye vereceğim. Şimdi dinleyin, çünkü bu bir hikaye!”

Hikaye şöyle başlıyordu:

Köyün en yüksek tepesinde, bir zamanlar büyücü Elara yaşardı. Elara, çok değerli bir elmasa sahipti. Ancak bu elmas, sadece akıllı olanların çözebileceği bir bulmacayla saklıydı. Güneş doğmadan önce, kimse elmasın yerini bulamazdı. Sadece en zeki olanlar bu bulmacayı çözebilirdi.

Bulmaca ise şöyleydi: “Ben her zaman doğruyu söylerim, ama kimse beni göremez. Benim içimdeki sır, herkes için aynı ama herkes farklı olarak çözer. Ben kimim?”

Çocuklar Tamer’in bu hikayesini dikkatle dinledikten sonra, bulmacanın cevabını bulmaya çalıştılar. Düşünüp taşındılar, ama bir türlü doğru cevabı bulamadılar. Sonunda, en küçük çocuk, heyecanla elini kaldırdı ve “Tamer Abi, bu bir ‘düşünce’ mi?” dedi.

Tamer gülümsedi ve çocukların zeka dolu yanıtlarına bir şeker hediye etmeye karar verdi. Ama aynı zamanda, onlara bir ders vermek istiyordu. “Aslında doğru yanıt, ‘sır’!” dedi. “Sırrın özü, herkesin kendi gerçeğiyle algıladığı bir şey.”

Ve böylece, Tamer çocuklara düşünmenin ve sorgulamanın önemini anlatarak, onlara elmas gibi değerli bir bilgi bıraktı. Şekerler elden ele geçti, tüm çocuklar neşeyle gülerek evlerine döndü. Tamer ise, zekasının ve eğlenceli bulmacalarının köyde her zaman hatırlanmasını sağladı.

Tavsiye Sorular

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir